401 entry daha
  • bir ermeni olarak türkiye’de yaşamak, her gün sessiz ama derin bir çelişkiyle yüzleşmek demektir. resmî söylemde “hepimiz kardeşiz”, “mozaik”, “renklerimiz” gibi ifadeler yer alsa da, gerçek hayat bu tür sembolik cümlelerden çok uzakta. kimliğini açıkça yaşamak, hele ki bunu kamusal alanda ifade etmek, çoğu zaman cesaret isteyen bir eylem hâline gelir.

    bir ermeni olarak hakarete uğramak için bir tartışma yaşamanız gerekmez; yalnızca ermeni olmanız yeterlidir. günlük dilde hâlâ “ermeni” kelimesi bir küfür olarak kullanılabiliyor. bu, sadece bireysel önyargıların değil, kurumsallaşmış bir düşmanlığın da işaretidir.

    ailelerimizin geçmişi, atalarımızın yaşadığı acılar, hâlâ “resmî olarak” yok sayılıyor. bu yokluk, sadece tarihi bir meselenin yadsınması değil, aynı zamanda bir halkın travmasının inkâr edilmesi anlamına geliyor. okullarda geçmişimiz anlatılmaz; anlatıldığında ise genellikle çarpıtılmış ya da suçlayıcı bir dille yer alır. bu, ermeni gençlerinin kendi kimliğini tanımasını zorlaştırıyor. kendi tarihini öğrenmek isteyen bir ermeni çocuğu, bunun için çoğu zaman okuldan değil, ailesinden ya da yurtdışındaki kaynaklardan bilgi almak zorunda kalır.

    büyüklerimiz bize çoğu zaman açıkça konuşmamayı, sokakta ermenice konuşmamayı, kalabalık yerlerde “fazla ermeni görünmemeyi” tembih etti. bu, sadece geçmiş kuşaklara ait bir refleks değil; bugün hâlâ birçok ermeni ailesi, çocuklarına bu sessizliği öğretmeye devam ediyor. çünkü geçmişte yaşananlar hâlâ tam anlamıyla kapanmadı, yara hâlâ açık.

    kültürel varlıklarımız ya unutuldu ya da başkasına mal edildi. türkiye’nin dört bir yanında harabe hâlinde kalmış ermeni kiliseleri, okulları, manastırları; isimleri değiştirilmiş köyler; dönüştürülmüş mekânlar sessiz bir yok edilişin tanığıdır. ayakta kalan yapılar ise ya restorasyon adı altında kimliğinden arındırılıyor ya da bambaşka amaçlarla kullanılıyor. bu da ermeni kültürünün görünmezleştirilmesinin bir parçası.

    iş hayatında, siyasette, kamusal temsilde yokuz. ermeni kimliğiyle üst düzey bir devlet kurumunda çalışmak neredeyse imkânsızdır. seçimle gelen görevlerde bir veya iki istisna dışında, varlık göstermemiz çok zordur. medyada temsilimiz ya klişelerle doludur ya da tamamen sessizleştirilmiştir.

    bütün bu sorunlara rağmen, biz buradayız. istanbul’un, diyarbakır’ın, van’ın, kayseri’nin geçmişinde olduğu gibi bugününde de varız. ekmek yapıyoruz, müzik yapıyoruz, çocuk yetiştiriyoruz, dua ediyoruz. ama görünür olmak hâlâ bir mücadele gerektiriyor. kimliğimizi korumakla, yaşadığımız ülkeye duyduğumuz aidiyet arasında sıkışmak ise her ermeni’nin ruhuna kazınmış bir çelişki.

    biz eşit yurttaşlar olmak istiyoruz. sadece hatırlanmak değil, hak ettiğimiz saygıyla, adaletle, güvenle yaşamak istiyoruz. geçmişle yüzleşilmesini, çocuklarımızın korkmadan kendi isimlerini taşımasını, dilimizi kamusal alanda konuşabilmeyi, tarih kitaplarında gerçeklerle karşılaşmayı ve bir gün “ermeni” kelimesinin yalnızca bir halk adı olarak anılmasını istiyoruz.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap