Google Play Store
App Store

Türkiye, "halklar" deyimini 1968 gençlik hareketine borçludur. Zap çayına köprü kurmak isteyen devrimci gençlik, ülkenin özellikle güneydoğusunda yoğunlaşan bir Kürt halkının varlığının farkındaydı. Siyasal bir sınıf hareketi yaratmak isteyen devrimci gençlik, ülkede yaşayan tüm etnik grupların ezilen sınıflarını birleştirmek istiyordu.

O yıllar bir mitingde, yürüyüşte, korsan gösteride, seminerde, salon toplantısında söze, "Türk ve Kürt halkları" diye başlamak olağandı. Devrimci hareket saflarında birbirine "kimlik sormak" ayıp karşılanırdı. Deniz’in sehpada son sözü -adeta bir vasiyet gibidir- "Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi"ydi.

1980 darbesine ve 1989 Berlin Duvarı’nın yıkılışına kadar, "Türk ve Kürt halkları" söylemi ve mücadelesi neredeyse devam etti. Bu söylem, iki halktan ezilen sınıfların sosyalizm için bir arada örgütlenmesini ve mücadelesini simgeliyordu.

Ancak 1970’lerde kapitalizmin yaşadığı kriz, krizin yükünün yıkılacağı emekçileri bölmek ve daha fazla baskı altında tutmak için Amerika Birleşik Devletleri’nde başka bir kavramı gündeme getirdi: Bu "kimlik"ti. Kimlik siyasetinin en etkili söylemi ise, -özellikle sosyalizmin yıkılmasından sonra arşa göğe çıkacak olan- "insan hakları" oldu.

Amerikan başkanı Carter 20 Ocak 1977’de, National Mall boyunca toplanmış olan 200 bin insana yaptığı konuşmasında, "bireysel insan haklarına saygı"yı esas alarak, "sınıf kavramı"na savaş açıyordu. "Sınıf" ya da ezilen sınıfların bileşimi olarak "halklar" yoktu. "Yeni bir başlangıç" ve "yeni bir ruh" çağrısı yapan Carter, aslında Amerika’nın kuruluşunun kökenindeki "eski" değerleri; "bireyciliği" işaret ediyordu. Amerika, aynı zamanda bundan böyle dış politikada "insan haklarına uyma tahhüdü"nde bulunuyordu (Philip Sarasin, Bugünün Bir Kısa Tarihi 1977, İletişim Y.).  Bu sıkışan emperyalist dünyanın -Watergate ve Vietnam "bataklığı" sonrası- "nefes alma" hamlesi idi.

Gelgelelim bize. 12 Eylül 1980 solun ve "halkların" kara baharı idi. Üstüne sosyalizmin yıkılışı eklendi. PKK’nın inkâr, asimilasyon ve darbecilerin köylerde insanlara uyguladığı insanlık dışı baskılara karşı başlattığı silahlı mücadele, yıllar içinde muazzam ölçüde destek bulurken; Kürt sorununu da gittikçe popüleştirdi.  Kürt sorunu, 1990’larda "Türkiye’nin en önemli sorunu" kabul edildi. Bunda sol ve sosyalist hareketin ağır yenilgisinin yanı sıra, Türk ve Kürt halkının ortak kavgasının zayıflamasının, sosyalizmin yenilgisinin ve kuşkusuz Carter’in Ocak 1977’de geliştirdiği "yeni teori"nin de önemli bir payı vardı. Çok geçmedi Apo, PKK’nın bayrağındaki "orak çekiç"in söküldüğünü ve örgüt PKK’nın "adının değiştiğini" ilân etti.

2000’ler, PKK’nın -1993’te başlamış- "barış ve çözüm" arayışlarına, hapisteki Öcalan’ın "muhatabı" Erdoğan’la "gizli saklı" pişirdiği "açılım" icraatlarına sahne oldu. Bunlardan da bir yere varılamadı. Bu arada Irak ve daha sonra Suriye’de olup bitenler, "rejim değiştirme" operasyonları, Kürt sorununun özellikle Amerika ve İsrail gibi aktörlerin daha fazla kontrolüne soktu.

1923’te modern bir "demokratik Cumhuriyet" olarak kurulmuş Türkiye ve en önemli kurucusu durumundaki Türkler, artık hiç kimsenin "adını" dahi anmak istemediği kavramlara dönüştü. Ülke öyle bir hale geldi ki, önde gelen tanınmış "solcu" aydınlar, -bir zamanlar 12 Eylülcü generallerin "Kürt yoktur" sözüyle neredeyse aynı- "Türk yoktur" sözlerini ortaya atmakta hiç gecikmediler.

TC zaten "en baştan yanlış" kurulmuştu diyen "2. Cumhuriyetçiler"in arkasında Ortadoğu’yu din ve mezhep temelli bölmek ve yönetmek isteyen ABD vardı. 2003’te Irak’ı, 2023’te Afganistan’ı ve 2024’te Suriye’yi -sadece 20 yıl içinde- ne hale getirdiyse, şimdi de Türkiye’yi o hale getirmek istiyordu.

ABD’nin Suriye özel temsilcisi Barrack’ın geçen haftaki "Türkiye, Osmanlı’nın millet sistemine dönmelidir" emri, Erdoğan’ın şu sözleri ile tamamlandı: "Türk-Kürt-Arap İttifakı kurduk". Artık "Türkiye Cumhuriyeti" olmayacak; yalnızca "ümmet" olacak!

 

 

 

BirGün Bildirim
BirGün Gazetesi bildirimlerine izin vererek önemli gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.
Birgün Gazetesi
Lütfen sitemizde reklamlara izin verin.
Reklamlar, bağımsız gazeteciliğin en önemli gelir kaynaklarından biridir. Sitemizde reklamlara izin vererek bize destek olabilirsiniz.
word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word word

mmMwWLliI0fiflO&1
mmMwWLliI0fiflO&1
mmMwWLliI0fiflO&1
mmMwWLliI0fiflO&1
mmMwWLliI0fiflO&1
mmMwWLliI0fiflO&1
mmMwWLliI0fiflO&1