"Ben kişisel olarak Adalar’a motorlu araç girişinin, vapur seferlerinin başlaması ve 6-7 Eylül olayları benzeri bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Adalar’da ulaşım yaya ve bisiklet temelli olarak kalmalıydı. Sağlık sorunu olan ve yaşlı Adalıların ulaşım sorununun çözümü konusunda istisnai fakat asla kötüye kullanılmaması gereken, kötüye kullanılmaması için sıkı önlemlerin alınıp uygulandığı çözümler üretilebilirdi. Fayton sorunu atların maruz kaldığı zulme meydan vermeden yönetilebilirdi. Ziyaretçi yönetimi uygulanmalıydı. Her ziyaretçinin her yere gidebilmesi asla ana ilke olmamalıydı. Gidip göremediğimiz güzellikleri, gitmesek de görmesek de bizimdir diyebilme olgunluğuna erişmiş olmalıydık." Yukarıdaki satırları 2020 yılında yazdığım aşağıdaki yazımdan alıntıladım. Keşke haklı çıkmasaydım, keşke yanılsaydım. Turizm adı verilen doymak bilmeyen vahşi bir tüketim kültürü pek çok yeri olduğu gibi Adalar'ı da dişlerinin arasına almış, çiğnedikçe çiğniyor. Adalar gibi çok özel bir doğa ve kültür değeri bu vahşetin kurbanlarından biri oluyor. Ve ne yazık kibu vahşete çanak tutuyor. Yazık, çok yazık! Not 1: Kimse turizme karşı değil ama turizmin bin bir çeşit türü var. Doğaya ve kültüre saygılı turizme kimse sesini çıkarmaz. Kontrolsüz kalabalıkların vapurlarla Adalar'a taşınıp sonra da motorlu araçlarla dört bir yana dağılması akla gelebilecek en ilkel turizm şeklidir. Not 2: Elektrikli araçların sıfır emisyonlu olduğu bilgisini yaymak yalan değilse cehalettir. Aracın kullandığı elektriğin nasıl üretildiğine bağlı olarak farklı miktarlarda emisyon söz konusudur. Değişen, emisyonun (salımın) zamanıdır sadece. Yani emisyon, araç elektriği kullanırken değil, aracın kullanacağı elektrik üretilirken gerçekleşir. yesilgazete.org/recaizade-mahm
Who can reply?
Accounts @forestercihan follows or mentioned can reply